maalesef ben. ve bu duruma ek ve tezat olan bilgi turizmci olmam. dev rezalet
-
-
en sevdiğim insan tipi.
-
bu bende de yok. ankara-batıkent'te bi ev tutmuştum. iki hafta geçti, okula gidip geliyorum. bi gün okuldan bi döndüm, allahım, ev yok. bulamıyorum. ev sahibini aradım, evi bulamıyorum diye. tarif etti kadın.
-
bi keresinde de kumburgaz'daki evdeyiz. bi arkadaşım gelmek istedi, beylikdüzü metrobüsten aldım çocuğu. mimaroba'ya uğradık. sonra taksiye bindik. abi bulamıyorum, kendi evimi bulamıyorum. misafirimi eve götüremiyorum. aynı yerlerde dönüp duruyoruz. taksiciyle ortak kavramlar üzerinde uzlaşamıyoruz. elektrik faturasını taksiciye verdim, bi tekel bayiye girip adresi oraya sordu. böylece eve vardık.
-
benim bu kadar kötü değil ya:( çok üzücü
-
birkaç hafta önce eve dönerken kardeşime uğrayayım dedim. daha önce 10 -15 kere falan gittiğim bir yer. aynı mahallede oturuyoruz. allahım, yok, ev yok olmuş. o tarafa yürüyorum, yok. bu tarafa yürüyorum, yok. sonunda kardeşimi aradım, balkona çıktı. binanın girişini tarif etti.
-
böyle insanlarla bırak yola çıkmayı iki adım yürümek istemiyorum. ancak ne yazık ki etrafım sarılı, çevremdekilerin çoğu yer yönden bihaber. biri de geçenlerde "sen zaten her yeri ezberlediğin için ben dikkat etme gereği duymuyorum" dedi. kadın resmen beynimi kullanıyor, ona kiraya vermişim hem de beleşe.
-
evet, var öyle bir şey. hayatta kalmak için buna mecburuz. yeri geliyor pazara gitmek durumunda kalıyor insan. birini kullanmazsam sonsuza kadar pazarda kaybolabilirim.
-
ya ben 38 kez bizimkilerle gittiğim kuzenimin evini 1 saat bulamamıştım. babam diyor ki bu benzini nerede yedin. utancımdan gezdim biraz demiştim. ankara'da yaşamıyorum bunu. bilmediğim çok hakim olmadığım yerlerde